Salı, Ocak 6

Devrim Sinyorita!



Şimdi yataktan çıkıp kahvemi hazırlayıp yeni doğan güneşe bakıyorum . Saçlarımı bilerek toplamadım,zaten taramam da bilirsin. Salınırlar öylece. Üzerime gömleğini giydim,biraz cesaret versin diye. Gidiyorum ben. Sokağın başına doğru bakıyorum da,git buradan diye bağırıyor adeta. Bunun altında kalır mıyım! Giderim ben de,kahvem bitsin...
'Gömleğin üzerimde gidemezsin ki' deme sakın. Biliyorum derdin gömlek değil. Niye giydin diyeceksin. Böylesi daha kolay benim için. Kokun burnumdayekn gitmeliyim. Yoksa yapamam. Özlerim galiba. Fakat kokun içime işledikçe alışırım ona,onu bırakmaya... Gittiğimde benimle gelir ve iyi hissederim galiba biraz da olsa. Sen gibi hissederim belki kendimi,biraz da olsa.
Ama gitmeden önce şu çiçekleri sulamalıyım. Bir de bulaşıklar.E yine yıkamamışsın. Tamam ben temizlerim tezgahı da. Pizza yaptığın tepsi hala ocağın üzerinde,kurumuş parçalar var içinde.Biraz zor çıkar ama olsun sıcak su ve tel işimi görür. Ayrıca boş sigara paketlerini de atmalısın. Çöp poşeti bulursam eğer giderken onları da atarım tamam. Şu sehpanın üzerini de toparlamak lazım,çok karışık,küller bezle silinmeli,sonra kestiğin kağıtları da atmak gerek.Tamam ben yaparım birazdan.
Kapıdan çıkmadan önce perdeleri ve camları da açarım,ev biraz havalansa iyi olur.Banyoda tuvalet kağıdı kalmamış,alışverişe çıktığında almayı unutma.
Kahve içtiğim kupayı yıkarım merak etme. Yalnız son birayı da içtim dün sen uyuduktan sonra. Haberin olsun.
Gidiyorum ben. Aynı hızla ilerliyorum,fakat yönüm farklı bu kez.
Özlüyorum seni,fakat aynı hızla ilerliyoruz işte yönlerimiz farklı.

Hiç yorum yok: