Cuma, Şubat 17

*

Ve kuşlara doğru...

Fildişi : rüzgârın tavrı
Dağ : güneş iskeleti



Süreyya*

Cumartesi, Şubat 19

Merhaba Soğuk!

Yeni dönem başladı tüm hızıyla. Meğer her şey otobüse binene kadarmış.
16 numaralı koltuk benimdi bu sefer. Kısa saçlı elinde gazeteler olan bir kızla yanyana geldik. Biraz konuştuk biraz gülüştük,sonra o 'Yıldız Otel'in orada indi. Ben arkasından teoriler üretmeye başladım. Otele mi gidiyordu? Öyleyse kimin yanına,ne işi vardı o küçük kasabada? Acaba bi ajan mıydı? Aslında gazeteci olmasını istedim daha çok. Sevgilisiyle buluşmaya mı gelmişti yoksa? O köhne otelde mi? Yoksa otelin karşısındaki apartmanda mı oturuyordu? Neden orada inmişti?

Öğrenemeden indim otobüsten,hiç öğrenemiycektim. Vakit gelmişti. Yürümeye başladım,çekiştirdiğim valizimle beraber. Yollardaki buzlar erimeye başlamıştı. Özlemiş miydim bilmiyordum,yürümeye devam ettim...
Ertesi gün G.yi öğrenci işlerinde yakaldım,bi soğukluk girmişti aramıza yakın zaman önce. Atlatamadık,aramızdaki buzlarla devam ettik yürümeye. Saçlarını koyuya boyattığını farketmiştim bu kez. Ama söyleyemedim. Yeri gelmedi hani!
Derse girdik,yanımda oturuyordu her zamanki gibi. Ara sıra,hep yaptığımız gibi,gülüyorduk. İşte eriyordu buzlar yavaş yavaş,ağır ağır,aslında bir hayli hızlı. Ders bitti... Koridordaydık,brothers'a ne zaman gidiyoruz dedi. İşte can alıcı soru. Hemen!? dedim. Sarıldı. Sarıldım. Bahar gelmişti dünyamıza. Gittik. Biraz elma biraz vodka derken yine kaydık yollarda.

Çarşamba, Şubat 16

Cuma, Ocak 28

Sıla*




Tatil başlangıcı. Mevsim kış ama bahar yüzü güneşten çalınmış. Güneş her zaman orada. Değil mi? Bırakmıyor,ısıtıyor ve parlıyor.
Sıcacık ve tertemiz. Nefesimi içinde saklıyor.
Gidelim...

Sıla...

Neresi gurbet neresi sıla unuttum. Evde yalnız oturma saatleri başladı. Pencereden bakıp çimenler arasında uzanan yolda uzakları düşünmek bana kendimi hatırlatıyor. Esas beni. Kaybettiğim kendimi...
Mürekkepleri ve aynaları...
Gidilecek denizleri,görülecek yerleri...
Beyin kıvrımlarım anımsadıkça gerçekliği derin nefesler çekiyorum içime. Bir sigara yakıyorum,koltuğa oturmuşum...

Uzaklar diyordum,içime çektiğim naneli nefes kadar huzur dolu...
Huzur geçmişi getiriyor beraberinde. Hemde durmadan. Sokaklarda yaşamak kadar huzur dolu uzaklar... Sıla...
Geçmiş eskidir. Eski olan herşey güzel.. Geçmiş huzurdur.. Huzur sokakta.. Sokak uzaktır.. Uzak sılada...

Çanlar Kimin İçin Çalarlar?

Çarşamba, Ocak 26

Ev

Kendime kırmızı yünden bir atkı örüyorum.
Genelde gündüz vakitleri.
Güneş ışığı salonun penceresinden içeriye vurmuşken tam.
Bundan büyük keyif yok.

Cumartesi, Ocak 22

Kür

Cure dinlemeyeli ne kadar oldu? Kaç yıl?
Ne kadar oldu ben cümle kurmayalı?
Birikiyor mu içimde kelimeler? Hayır.
Tüketiyorum. Yok olup gidiyorlar. Önce geliyorlar ama geldiklerini bile hissetmiyorum artık.
Çıkmaya çabalamıyorlar,eskisi gibi değil hiçbirşey.
Cure dinlemiyorum ben kaç zamandır. Özlediğimin farkına varmam güzel.

Çanlar Kimin İçin Çalarlar?

Perşembe, Aralık 30

T.U

öldüğün gün
hepimizi işten attılar...

cemal süreya

Salı, Ekim 26

kaos yada kafes. sen seç

geri dönmek aslında hiç gitmemiş olmak gibiymiş meğer,fakat hiç unutmam,
E. bir kez eve döndüğünde yaşadığı bir durumu anlatmıştı.geçe karnı acıktığında mutfağa gitmiş,ama buzdolabını açıp dilediğince yemek yiyememiş.
ben henüz o raddeye gelmedim ama o yolda gittiğimi biliyorum.
aslında hiç özlemedim. söylenen sözlerin hepsi yalan.
hemde hepsi.
sıla hep hayat çok garip der. gerçekten öyle be. :)
büyük bir gökyüzü var ama gittikçe daralıyor. bu da benim karşıt teorim!
garip.
kendimi hiçbirşeyi seviyor gibi hissetmiyorum.
sadece C. ile bira içerken ÖZ dinlemeyi özlediğimi hissedebiliyorum.
bir kaç başka şey daha var gerçi ama.. ama bilmiyorum işte.
zaman çok hızlı akıyor,her gün bunu fısıldıyorsun beynime ikarus.
toprağın altına girmek istediğim zamanlar çoğunlukta.
büyük bir gökyüzü ver bana*çizmek için seni oraya

Çanlar Kimin İçin Çalarlar?

Salı, Ağustos 17

mor bulantı

kelimeler nasırlaşmış gibi. hiç konuşmasam yazmasam sadece geçip gitseler beynimden
yakalamasam onları dökmesem sayfalara
olacak.
saatler aynı
günlerdir uyumadım göz altı torbalarım yere değmek üzere
ama değişen hiçbirşey yok
şarkı söyleyen adam aynı
kıyafetlerim
koltuğun rengi
manzara
zaman...
ne değişiyor? bulamıyorum.
gözlerimin ta içinden çektiğim ağrılar
midemdeki kramplar
beynimdeki doğum sancıları
hepsi aynı
kayıtsızlıkla fethediliyor her yer
bir saha seçti kendine yalnızlık
durak bir sigara sahası
içtiğim suyun tadı bile
değişmiyor..
dönmedolaplar
kaldırımlar.
yazmamın bir faydası yok.
ama bir aceleyle kusuyorum bunları
biraz midem bulandı da bu sefer.
sadece ondan
başka birşey değil.



Çanlar Kimin İçin Çalarlar?

Cuma, Temmuz 16

fizy*

aslında pek de tanımadığım bir evin buzdolabını karıştırmak,açılmış kolasından içmek,bisküvilerinden yemek,çayından içmek,balkonunda denize karşı sigara içmek,internetini kullanmak,dolaptaki harika pijamaları giymek,akabinde dave'i dineyip yayvanca gülümsemek,yapılan karpuz suyu kokteylinden yudumlamak,kitaplığından okumak için birşeyler seçmek,filmlerini izlemek için sıraya koymak,boş tuvallerine fırçayla renkler karalamak, 7. katın yüksekliğini olabildiğince kullanıp rüzgarından yararlanmak,derin bir nefes almak ...
gibisi yokmuş

Perşembe, Temmuz 15

Cesare Pavese

Kendini yıkan kişi, her şeyden önce, bir güldürücü, kendi kendisinin efendisi olan biridir. Kendisini dinleme ve doğrulama konusunda hiçbir fırsatı kaçırmaz. Hayattan her şeyi bekleyen bir iyimserdir. Yalnızlığa dayanamaz. Ama sürekli olarak, bir gün, hiç farkında olmadan, bir şey yaratmak ya da her şeyi düzene koymak tutkusuna kapılacağı korkusuyla yaşar. İşte o zaman durmadan acı çeker, belki de kendini öldürür.



Çanlar Kimin İçin Çalarlar?

Cuma, Haziran 25

Balık

2+1 evim olsun ki sıkıldıkça diğer odaya geçebileyim. sarı bir buzdolabı dilemiştim seneler önce,hala vazgeçmedim.
bir bilgisayar bir çok şeye yeter yani beni yeterince idare eder.
uyuşuk bir yaşamım olmalı,başka türlüsüne ayak uyduramam.
beni planlara davet etmeyin,beklerseniz yanılırsınız.
ben orda iki odadan birindeyim ...işte,kaybolmadım.
sadece gelirken biraz icetea getirin işte buna tav olurum.

Pazar, Haziran 20

hey joe

geceleri aıcıyı azaltmak için kapatıyorum gözlerimi,en yakınım yorganım karşılıyor yine beni,sonra uykuya teslim ediyorum kendimi,hissetmemek için.
bazen bilmiyorum ne yaptığımı,
temmuz'da her şey çok güzel olacak demiştik
olmalı
olmalıydı
değil mi?
isterdik biz.
olmadı mı?
bilinmez.
aslında bu sefer olmadıysa hiç olmayacaktır biliyo musun?
bunu biliyor muyduk acaba?
ben çok sonra öğrendim.
ben hala buradayım.
çok zaman geçti herşeyin herkesin üstünden biz birbirimizin şarkılarının mirasıyız joe

Çanlar Kimin İçin Çalarlar?

Perşembe, Haziran 10

tezat

biri yürüyor yavaş yavaş,ama oldukça ağır.gelmek istemezcesine..
biri babasına küfrediyor,bir kaç nefes çekerken içine
biri arabadan iniyor,kapıyı farkında olmadan çok sert kapatıyor,kim bilir ne tilkiler dönüyor kafada
biri günaydın demek için yaklaşıyor,sesi hep pozitif,gözleri hep gülüyor.
biri saçlarını yağmura teslim etmiş aynı anda kendine bir ahmak arıyor.
biri önyargılarıyla geliyor. ve aptallığa doyamadan gidiyor her seferinde.
birileri dur diyor.
birileri duymuyor
biri hep gelirken birisi hep kaçıyor..

Cuma, Mayıs 21

*

Bir, iki,üç,dört,beş...altı değil. Hayat, benden gizlediğini hangi cebinde saklıyorsun?

Salı, Mayıs 18

kingo

-sana ihtiyacım var(!)
-ben bi rakı alıyım

Pazar, Mayıs 16

namaste

karışıklık..
hava sıcak,bu sefer gerçekten delirdiğimi düşünüyorum.
hava sıcak dediysem de rüzgar fena esiyor.
bu fena değil ama kötü olan şu
karar verme yetimi de alıp götürüyor her seferinde..

karşıma çıkan kimdir nedir bilmiyorum.
bırak sular aksın diye bağırdıklarını duyuyorum.
oradalar.
orada..

tekrar mı tanışıyoruz?
uyumuştum,şimdi uyandım
30 yıl öncesi mi sonrası mı?
zamanı iyi ayarlayamıyorum.
bunu becermeyi unutmuşum.

umarım seninle tekrar karşılaşırız bayım.

**
*

*

biçin, kıymete bindirin,
elbise dikin,
onaylayın.
kınayın.
açıklayın.
tanımlayın.
en güzelini yapın,
hediyeyi kapın

Pazar, Mayıs 2

kingo

-seni seviyorum
-ben bi rakı alıyım

Perşembe, Nisan 29

işte böyle birşey

saatlerce yazabilirim.
ne olduğunu bilmeden.
harflerin sıralanışını izlemek güzel.
açlığı hissetmek de öyle.

Çarşamba, Nisan 28

didima2.


gün gelecek E.'ye ekoseli fötr şapka alacağız.
pantolon askılarını da takacak ve didim sokaklarında tavla oynayacağız!!

bugünleri yad edip hergün içeçeğiz
ve herzamanki gibi pis pis güleceğiz*

Pazartesi, Nisan 19

didima.

sabah M. mail atmış
uzun uzun yazmış dökmüş içini. N. ile deniz kenarında yaptığı kahvaltıdan içtiği çaydan yediği dolmadan ama tüm bunlara rağmen içinde kocaman yer eden karamsarlıktan bahsetmiş.
güzelce bir cevap yazdım bende.
lafı evirip çevirdim. kandırdım onu belkide.
kendimi her zaman kandırdığım gibi. çünkü tadı başka türlü çıkmıyor. sende bilirsin.

didim.
güzel memleket.
sen bizi kandırma olur mu?

Pazar, Nisan 18

cesedin günlüğü

Kanalizasyonlarda demokrasi yoktur!
Sevgililer sevgililiğini bilmeli!
En telaşlı yerlerimden aşığım sana!
gibi beylik laflarım, gibi dolara endeksli yalnızlığım yok!
Bugün tanrının el falına baktım: Çöldeki tek kaktüs
gibi duruyordu göğüs kafesinde yüreği.
Gibiler yüzünden geçirilmiş bol şimşekli enfarktüs
eşliğinde, yürüdüm kendimden yokuş yukarı
Zippomu açıp kapadım
Gözlerimi açıp kapadım
Kapımı açıp kapadım
Kafatasımı açıp kapadım
Çok özlendiği için aşınmış bir alkol komasına benzedi durgunluğum.
Evet, bukalemundum. Söyleyecektim. Olmadı.
O gün esas rengimi unuttum.

Merhaba

bazen yazmanın bile yararı olmaz
ve bir başına bulursun kendini
seni öldüren şeyle
ve duvarların anlamsızlığı
deler içini
ve mavi şişe
durmaktadır köşede-
son dostun,son sevgilin
öteki klavyen

merhaba.

Perşembe, Nisan 1

ninja

köprülerin üzerinden geçerken veya yollarda yürürken bastığımız taşlara göre müzik çalsa diyorum. ne güzel olurdu*

Çanlar Kimin İçin Çalarlar?

bi'

ya bi blog vardı bi aralar
iyiydi hani.
nerde o?

plastic!
PLASTİC*

*




yavaş yavaş kalırlar insanlar.
gözler görmez susarlar.

Pazartesi, Mart 29

yüksek topuklar

hayatımı çizdim bugün.
kızıl bir elbise ve oyuncu bir sevgili seçtim.
hala sigara kullanmakta karar kıldım.
hiç kullanmadığım tarzda çantalar takmaya ve seyehat ederek yaşamaya ikna ettim kendimi.
didim temmuzda en güzel olur dediler.
bende 'temmuzda' diye tekrar ettim içimden.
yine anlam veremediler.
yazın hep beraber M.yi ziyarete ve eeeğğğğğlleeenmmeeeyye gideceğiz didim e.
çantam,ayakkabılarım ve oyuncu sevgilimle.
merhaba*

Pazar, Mart 14

yağmur

Sanırım insan yaşayınca hissediyor yağmuru..
O an damlaların serin temasını hissedemediğini biliyorum,dahası köpek sesini ve sarhoş olsa gerek otobanda deli gibi basan renoyu da duyamadığını biliyorum.
Bildigin tek şey bir yerlede oldugum öyle değil mi?
Küçük parmağımın betona bastığını da hissedemezsin.
Evet şuan gecenin karanlığında,gittikçe daha bi ritm tutan yağmurla birlikte gelen o sesin ceryanda balkonda çatıdan gelen huzurlu seslere kulak verip bir an olsun bedenimden ayrıldığımı da göremediğini ve hissedemediğini biliyorum.
Bildigin tek şey bir yerlerde nefes alıp vermem.
Sigaramin bittiğini ve bu yüzden sana yazmak istemediğimi de anlayamıyor olduğunu anlamak ve keşke yakılacak bir sigaram daha olsa diye hayıflanmanın bedenimin hangi köşeşnde olduğnu da hissedemiyorsun.
Hala su damlalarını duymuyorsun öyle mi?
Hala görmüyorsun demek.
Artık bitirmem gerek

Cumartesi, Mart 13

uçan spagetti canavarcılığı

8 eğer yapmazsan çok mutlu olurum

eğer benim iyiliğimi tasvir ederken dindar ve kendini üstün gören götoşlar gibi davranmazsan süper olur aga. bana inanmayan insanlar varsa problem yok. harbi, ben o kadar gururlu değilim zaten. üstelik bu onlarla ilgili değil lan konuyu değiştirme.

- eğer benim varlığımı ezmek, boyun eğdirmek, cezalandırmak ve anladın işte, diğerlerine kötü davranmak için kullanmazsan süper olur aga. bana kurbanlar vermenize gerek duymuyorum, üstelik saflık su için geçerli, insan için değil.

- insanları görünüşlerine, giyimlerine, konuşmalarına göre yargılamazsan süper olur aga, kurallarına göre oyna işte. ve şunu kalın kafalarınıza sokun; kadın=insan, erkek=insan, aynı=aynı. birisi diğerinden daha iyi değil, tabi moda konusunu olayın dışında tutarsak ve üzgünüm bu yeteneği yalnızca teal ve fuschia renklerinin ayrımını bilenlere verdim. **

- eğer sana ya da legal yaşta ve yeterli zihinsel olgunluktaki partnerine yönelik hakaratlere boyun eğmezsen süper olur aga. bu görüşe karşı çıkacaklara sözüm şudur ki: "gidin kendinizi sikin" tabi bunu saldırı olarak algılamazlarsa; he eğer öyleyse bir kez olsun televizyonu kapayıp değişiklik olsun diye yürüyüşe çıkabilirler.

- eğer aç karnına bağnazlarla ve kadın düşmanlarıyla tartışmaya girmezsen süper olur aga. önce ye sonra piçin icabına bak.

- eğer beni yüceltmek adına aşırı pahalı kiliseler/sinagoglar/camiler/tapınaklar inşa etmezseniz süper olur aga. parayı çok daha iyi işler için harcayabilirsiniz; misal:

a. fakirliği bitirmek.
b. hastalıklara tedavi yöntemleri bulmak.
c. huzurla yaşamak, tutkuyla sevmekve kablonetin fiyatını düşürmek.

ben kompleks karbonhidrat bazlı bir yaratık olabilirm; ama basit şeylerden hoşlanıyorum. bilmeliyim ki ben yaratıcıyım.

- eğer gidip millete seninle konuştuğumu anlatmazsan süper olur aga. o kadar ilginç bir eleman değilsin. aş kendini. ayrıca fellowunu* sevmeni söyledim adamım, ipucunu çakmadın mı?

- eğer deri/kayganlaştırıcı/vazelinlerle çok içiçeysen diğerlerine yapmazsan veya yaptırmazsan süper olur aga. fakat eğer öbür eleman da bu tarz bir takılım içindeyse yumul, fotoğraflar çek ve pipinin aşkına kondom tak. ciddiyim, alt tarafı bir parça koruyucu lan. eğer yaptığınızda iyi hissetmenizi istemeseydim sivri sivri şeyler koyardım, ya da ne bileyim lan öyle işte.

Pazar, Mart 7

çimen



Çanlar Kimin İçin Çalarlar?

Cumartesi, Şubat 20

çakıl

Yine bir cumartesi günü ben nereye gideceğimi bilemiyorum.
evde duramam çünkü çok kalabalık.
yanına gitmek istediğim 1 yada 2 insan var ama benden daha mühim işleri var.
gencay burda olsaydı tüm gün yapacak birşeyler bulurduk.
yada selinin yanına gidebilseydim denizin karşısına oturur hava kararana kadar hiç sıkılmadan sohbet edebilirdik.
bugün cumartesi belki de gencayla otobüse atlar ve istanbula giderdik.çünkü bana uzun zaman önce söz vermişti.
belki de babama takılırım,o nereye giderse bende onunla giderim. belki amcamla içmeye gidiyordur onlarla gidersem belki eğlenceli olabilir. ama bu riski göze alamam.
belki de iki saat sonra otobüse atlar M.yi kurs çıkışı yakalarım. o zaman bişeyler içeriz,işte bu eğlenceli olur. çünkü uzun zamandır karşılıklı kadeh tokuşturmayı planlıyoruz,babasının göreve gitmesini bekliyorduk,böylece gece boyu onlarda kalıp sarhoş olabilecektik ama babası bir türlü göreve gitmedi,bizim plan da bir iki hafta kadar sonraya ertelendi.plana E. de dahil.
ama şimdi işimize dönersek ben nereye gideceğime hala karar vermedim. sanırım yine her zamanki gibi olacak. sokağa çıkıcam ve farkında olmadan ayaklarım beni gitmek istediğim yere götürecekler bile.
Çanlar Kimin İçin Çalarlar?

Pazartesi, Şubat 15

uçurr

kalabalıkları sevmiyorum
ki ben


huzur &
naneli şeker )
şişman beyaz bardaklar (
mavi gömlek %
güneşli hava *
taş sokaklar ^^
beyaz kağıtlar ''


hadi sırt çantamızın içindekileri masaya dökelim*

Cumartesi, Şubat 13

İnan T.

Bornova bornova filmini M. ile izleyecektik aslında ama şimdi o yok ve ben dayanamıyorum.
Umarım bana çok kızmaz.

Peki
Çanlar Kimin İçin Çalarlar?

Pazar, Ocak 31

Mars

saat 1 buçukta köşede M. ile buluşup,yarım saat kadar yolculuk yapıp,sonra sık sık oturduğumuz yerde diğer M. ve sevgilisi M. ile buluşacağız. Son M. ile tanışmak için.
Bu birliği bozan ise benim.

Geçen hafta ilk M. ile tiyatroya gidecektik fakat o Didim'e gitmeyi tercih etti. Umarım eğlenmiştir. Sonraki gün kar yağdı haberini vermek için aradığımda balık tutuyordu,orada hava 20 dereceydi,ben üşüyordum.

Tiyatroya M. ile gidemedik tabi. Halbuki o oyunu izlemesini çok istiyordum. Şimdi bir dahaki sefere demekten başka birşe...

Ben bir de geçen sene gitmiştim. Hatta oyundan önce Bilge ile karşılaşmıştık.Onu görünce çok sevinmiştim. Yanında Erdal vardı. Umarım mutludurlar.

Dün akşam ders saatini söylemek için E. bana haber verecekti,bekledim ama aramadı. Öyle kararlaştırmıştık. Ama aramadı. İnsanlar tuhaf. Belki yine bir dostuyle tek atıyordur,bilmiyorum. Bunu sık sık yapmaz aslında.

Dışarı çıkmadan önce saçlarımı yıkamam lazım.Sonra 2.elciden aldığım hırkayı giyerim. Sonra köşeden M.yi alırım.
Sonra bankamatikten para çekerim,paket sigara ve ucuza bulursam bir roman alırım. Sonra...
Uzun zamandır yoksun Cass. sanırım akıl sağlığım yerinde değil. geceleri glycerine eşliğinde ağlama nöbetlerim oluyor. gündüzler ise çok farklı herşey yolundaymış gibi. farkında olmuyorum. unutmaya başladım sayılabilir,ama böyle olmadığını şu saatlerde anlıyoruz.
üzerime giydiğim hırka,ayağımdaki çoraplar,içtiğim kahve ve içime çektiğim her nefes bunaltıyor,bir taraftansa hava çok soğuk.ayaz ayyuka çıkmış durumda. hani bir kez alışıldı mı gerisi çorap söküğü gibi gelirdi cass? çayın altı kaynıyor. neredesin?
neredesin cass?
Çanlar Kimin İçin Çalarlar?

Salı, Ocak 26

Cass nerdesin? Günlerdir yürüyorum. ama sana yaklaşamadım bile.
Gri hırkam yollarda çamura bulandı,artık çok kirli. Bunu görsen hoşuna giderdi.
Gün boyu okuyorum ama hala bilmiyorum.
Çanlar Kimin İçin Çalarlar Cass?

Bana kasabaya yaklaştığımı söyle.
Maalesef artık yorulmaya başladım.
Yola çıktığımdan beri hiç konuşmadım.
Wolkmanimin pili bitti.
Sesini duyamıyorum.
Cass
orda mısın?

Çanlar Kimin İçin Çalarlar?

Cumartesi, Ocak 16

*

Sıkıntı odakları
Yalnızlık odakları
Düş kurma odakları
.
.
.
...



Çanlar Kimin İçin Çalarlar?

Cumartesi, Ocak 2

*



Çanlar Kimin İçin Çalarlar?