Salı, Şubat 10

Pazartesi Sabahı

Bir tutam çörek otu ve bir kaç kaşık bal karşılıyor beni,sabaha doğru.
Öksürmeler geçsin diye gösteriliyor tüm çabalar.
Beyaz yünden bir babaanne hırkası var sırtımda günlerdir.Çok sevdim onu. Balın yanına bir kaseye mısır gevreği dolduruyorum ve soğuk sütümüz de masada,karışıyorlar birbirleriyle özgürce doyasıya,bir iki kaşık da şeker serpiyorum üzerlerine,karışım hazır.Aslında sıcacık kıymalı böreği yeğlerdim bunların yerine ya neyse.Hem zaten bir gün börek yapmayı da öğrenicem,yaparım o zaman kendime.
Eskiden pazartesi sendromu olurdu.Okullu olduğumuz zamanlardı onlar.Ödevler vardı,çalışmak gerekliydi.Okul bi bitti,hafta başı kabusu kalktı ortadan.Yıllardır rahatım..
Şu mahalleye iyi ki taşınmışız. 90.sokak burası.En çok yeşil alan bu mahallede,ne güzel.Yağmur yağdığında güzel,güneş açtığında güzel,kar yağdında güzel,hep güzel.
Yapılması gereken şeyler ne kadar fazla.Yetiştiremiyorum,zaten sırf bu yüzden kazanamıyorum kaybediyorum.Görevler fazla,sorumluluklar fazla,insanlar fazla,sözler fazla,duyarlılıklar fazla...Herşey çok fazla çokk
O kadar çok ki sıkılıyorum,bunalıyorum ve vazgeçiyorum.Aramıyorum,sormuyorum,çabalamıyorum,yapmıyorum,yemiyorum,oynamıyorum...
İşte bu yüzden yokum aranızda.Etrafım kendi fotoğraflarımla dolu.Kimsye yer yok.Bencilim.Eveeeeeet.Bencilim ben.Bu kelimenin telafuzu çok zor.'Bencil'deki 'e'yi nasıl söylediğin çok önemli.Zorlanıyorum ama oluyor galiba,en güzel biçimde bencilim diyebiliyorum.
Bir gün Kıbrıs'a tek başıma gidip,dar sokaklarda yürürken ve sahilinde sigara içerken kalabalıkları attığım için memnun olucam

Hiç yorum yok: