Pazartesi, Şubat 23

Olmayan Kızın Olmayan Aklının Hikayesi

Her sabah ısrarla çalan zil sesiyle uyanırdı.Kapıyı çalan kurye önceleri bir iki defa çalıp ses çıkmayınca arkasını dönüp giderdi.Bir keresinde uyandı ama yetişemedi,camdan baktığında kurye binadan çıkıp gidiyordu,camı aralayıp arkasından bağırdı ve kurye geri dönüp elindeki paketi sahibine verdi.O günden sonra adamımız artık kapıyı ısrarla kız uyanana kadar çalıyordu.Her gün olmasa da haftada iki kez bir paket alıyordu kız.Paketlerin içinden her seferinde bir içimlik kavhe ve not yazılı bir kağıt çıkıyordu. Anlamsız cümlelerden oluşan notlar.Bir kaçı kızın aklına kazınmış bile.Ama şimdi hatırlamıyor.Geceleri nüksediyor cümleler,beyninde bir tramvaya bile yol açabiliyor bazen.Kim olduğunu bilmediği kimseden yada kimselerden hayata ve kendine dair notlar alıyor.Birilieri birşeyler biliyor.Aslında bilincinden gizlediği yerlerde kendisiyle yüzleşiyor.Birileri birşeyleri biliyor,kendisinin bildiğini sandığı şeylerden daha fazlasını biliyor..Bu korkunç birşey... Bu sabah yine çalan zille zar zor uyandı paketini alıp gerekli yerleri imzaladıktan sonra mutfağa gidip kahvesinin suyunu ısıtmaya başladı. Kahvesini içerken notlara göz attı.Bu kez birden fazla kağıt vardı paketin içinde ve karmakarışık cümlelerle doluydu.Meşref uçan bir heriften bahsedilmişti ve sırtı yüklü bir deveden...Bir de resim vardı kağıtların arasında.Kurtların ve kuzuların pazarlık yağtığı bir resim.Yine gününü alt üst etmişti yazılanlar..Ne demek oluyordur tüm bunlar?Yalnız adam kaybolmuş.İleride karakadın.Yeşil sabun yeşil sabun...Hey kovboooyyy....
Genelde canı sıkılır ve internete takılır,şarkılar dinler birileriyle.1 2 3 diye sayarlar ve aynı anda başlarlar şarkıya.Mavi bir orkide havasında.
Geceleri sokağa çıkar ve dibine kadar sarhoş olur.Sabaha karşı kendini kameraya çeker ve kendine ait bir sayfası var,orada yayınlar.Şehir hatıralarıyla dolu bir sokakta uyanır,turistler sabah yürüyüşlerine çıkmışken o gecenin kusmuk dolu tadı damağında sıcak bir çay içmenin hayalini kurar.Yanında bir iki arkadaşı olur bazen.Birlikte denize karşı küfrederler. Tüm sözcükler dalgaların kucağına dökülür ve oradan tüm dünyaya savrulur,en sert şekilde.Denize karşı ne zaman dalıp gitse,eve gelen notları düşünür. Bıçağın girdiği bir beyinden bahsetmişti bir keresinde.Delinmişti beyin ve delikçe düşünen bir beyin artık beyin olamazdı artık.Artık delik beynin ta kendisiydi. Kendi beyni delinmiş miydi acaba?Peki ya delik beyin olabilmiş miydi? Soru işaretleri can çekişirdi böyle.
Aklını cebine koyup yürümeye başladı sahil boyunca.Bir şiir geldi aklına ' Renkler karışıyor ve biz de onu kokluyoruz,kara bulutlar her kafada her kafada bir tane,hediyelerimizi verdi o renkleri düzeltelim diye,biraz da karanlıkta kalalım diye,biraz da kendimizi kaybedelim diye. Yol boyunca söyledi durdu bu dizeleri.Farklı anlamlar getirmeye çalıştı.Gözü sahilin kenarındaki banka takıldı.Bu banktı galiba. Çakalın biriyle şarap içmişlerdi bütün gece bu bankta. Önlerinden geçen kayığa binip gitttiklerini sanıyolardı,sabah uyandıklarında hala o bankta olduklarını fark ettiklerinde sahiden üzülmüşlerdi işte.Bir daha o kadar hüzünlendiğini hatırlamıyordu.Mahalleler arasında gezer,sokak çocuklarıyla sohbet ederdi.Eve dönerken büfeden ucuz bir şarap alırdı mutlaka.Deniz mavisine boyadığı duvarının önüne geçer ve müzik dinleyerek devirirdi şişeyi. Eve gelen notları mavi duvarın bir köşesine asardı.Aslında biraz dikkat edip,kağıtların sırasıyla biraz oynasa kendi hikayesi çıkacaktı ortaya.Henüz farkında değildi.Duvarın ruhu hissettirmemişti kendini.Cebine koyduğu aklını bazen tam sızmadan önce çıkarır,kağıtlara birşeyler yazar ve duvara asardı.Ertesi akşam kendi yazdığı notları da gelen notlardan biri sanarak okurdu. Düşünürdü sonra,uzun uzun düşünürdü ve yine sızardı.Olmayan kızın olmayan aklının olamayan hikayesi yazılıydı o kağıtlarda.Kelimeler her gün gözünün önünde durup bir tokat gibi çarpsa da,bir işe yaramıyordu işte.Kurtaramıyordu benliğini.Dışarıdan birileri birşeyleri çok iyi biliyordu.Sanki önceden bir tanrı gibi yaşamış ve sonradan bir cenin olup gelivermişti dünyaya.Ve kendini,varlığını hissettirmeye çalışıyordu cümleler kurarak.Olmayan bir yerde doğmuş büyümüş ve ölümsüzleşmişti birileri.

Hiç yorum yok: