Cuma, Haziran 12

Onüç günün Mektupları

Senin esşizliğin,bulunmazlığın üstüne ne söylesem eksik kalır. Sadelikten korkmayan bir kadınsın bir kere. O köprünün altında vb. satılan balık ekmekten alıp yemek istemen beni en çok gönendiren şeylerden biri. Sana ondan almak istemeyişimin tek nedeni midenin sağlığını düşündüğümdendir.Bunu kaç kez söyledim sana.
Adapazarındaki kızla -neydi adı onun?- çektirdiğin fotografta senin bütün hayat tavrın gizli. En gözterişsiz kouşllarda da sen,o koşullardan hiç utanmadan,hiç yüksünmeden,bir ayağını gözüpek bir rahatlıkla ileri atabilirsin.Beni nasıl savunursun sonra. Birisi bana çok şişmanladığımı söylemişti de, hemen saldırıya geçmiş,şişman olmadığımı ileri sürmüştün, Oysa pekala fazla okkalanmıştım o günler.Sen busun işte.
Sevdiğini her durumda savunursun,onun kusurlarını görmezsin.Ne sevgilisin sen.

Ama Aragon'un şu dizesi de bir gerçek :"Göğsüne bastırıken kırar sevdiği şeyi."

O da var. Kişi kimi zaman çok sevmenin getirdiği yanlışlıklara da düşüyor. Sevdiği şeyi göğsüne fazlaca bastırıken öerseliyor onu. Hoyratlaştırıyor bir yerde aşk. Acababu gerçekten aşkın kaçınılmaz bir gereği mi ?Kimi zaman öyle belki. Ama, ben , öyle olmamlı diyorum. İnsani çizgiden sapmamlı. Aşkı insani çizgide bütünlemeli. Mutluluk da sanırsam o zaman bütünleniyor. Güven,mutluluğun temelidir. Güven aşkın ve her türlü aşkın,cesaretin,yani kavganın temelidir.

......................

Ne demiş şair: " Aşklar da bakım istiyor öğrenemedin gitti."

Aynı şair şöyle bir dize de ekleyebilirdi o şiiirine: " Aşklar tam güven istiyor güvenemedin gitti."

....................................

Seviyorum seni.


Se-vi-yo-rum.


C.S

Hiç yorum yok: