Salı, Eylül 29

A-B-C

bir gün daha bitti. nasıl geçiyor anlamıyorum. burası yeni bir şehir. üstelik deniz var. sonunda buradayım. düştüm yola. annem ve babam emekli hayatı yaşamaya başladılar yavaştan. beni buraya yerleştirdikten sonra memlekete gittiler. babamın memleketine. yakınlarda bi ev aldılar oradan,restore ettiriyorlar,bahçeyle uğraşıyorlar falan işler tıkırında. ben oradayken bölgedeki tüm müzeleri ve yer altı şEhirlerini gezdiK,güzel günlerdi. şimdi burada yalnız başıma oturmuş düşününce.... işte gerisi yok. bilmiyorum. değersiz ve hala mutsuzum galiba.
nedenini biliyorsun evet ordan sırıtma bana şimdi. ben en azından burada dünyaya şans eseri yada kaza sonucu düşmüş bir bileşik olmaktan çok s*iktiğimin birşeylerini bilen biri olmayı yeğleyebilecek kadar cesaretli olarak oturuyorum. evet bak bunu yaptım bile. seni ve kendimi dibe gömdüm. buna kimin cesareti olabilirdi ki? benim gibi birinden başka. ve sen benim gibi biri değildin adamım. şimdi kalkmış bana ordan gülüyorsun ya,kurmak istediğin cümleleri önce aklında sınayıp sonra zoraki çekine çekine seslendiriyorsun ya işte bu yüzden bildiğin tüm kelimeleri unutman gerek.sana alfabeyi yeniden öğretmek isterdim. ve benimle konuşurken beni taklit eder gibi dilini dışarı çıkarmaktan da vazgeçmelisin. bunu bana benzemek için yaptığın apaçık ortada.ama ben sırf bunun için senden tiksiniyorum.
her neyse burası soğuk. hayatımdaki temel şeyler umduğum gibi gitmiyor. ve bunun tek sorumlusu benim. bundan şikayetçi olacak olsaydım düzenimi tepetaklak etmezdim. sadece birilerini durumdan haberdar ediyorum. bunu kafaya takma. sen mutluluğa bak. işte bu kadar basit. benim için de öyle. tanıdığım bir çok şey benden uzakta kaldı. hiçbirini özlemiyorum. kimseyi aramıyorum. bundan hoşnutum. bazen birileri beni arıyor ben de onlara cevap veriyorum o kadar. bazense birileriyle göz göze geliyoruz ve oyun yeniden başlıyor.

işte tam da bu kadar.

Hiç yorum yok: