Çarşamba, Aralık 17

İçiçe Hisler Kuşağı

Yalnızlık diyorduk.Bazen iyi bazen kötü.Bazısına yaşam biçimi gibi gelir,bazısına bunalım getirir.Peki kök salmak mıdır yalnızlık?Öylyse eğer,nereye salınır bu kök ve hangi güçle?Ne gücü yahu,yalnızlık kucağında güçsüzlükle gelmez mi?
Bir evet.Bir de hayır.
Burada insanlar ikiye ayrılır.
1- Yalnızlıkta bunalım bulanlar:Aslında her insan biraz böyledir.Esasında birazdan da ötedir.En durgun müzikler eşliğinde peynir ekmek gibi yenir günler.Üstlerden çıkmayan pijamalar yıkanmayan saçlar açılmayan camlar perdeler peçeteler çaylar kahveler sigaralar ağrı kesiciler yastıklar ve daha bir çoğu bir numaralı eşlikçisidir yalnızlığın,bunalmanın.Etler ve renklerin tuzak olduğu zamandır.Plansızlıklar baş gösterir,hatta gövde de gösterir,komple kendini gösterir yani.Kararsızlıkta gelir kurulur bir köşeye,oradan izler seni.Umutsuzluk zaten baş köşededir.Uykusuzluk geceleri gelir oturur yatağına gündüzleri ise buharlaşır.Sıkıntı ve karamsarlık,kahve fincanının kulpuna takılmıştır,sallanır oradan aşağı.Umarsızlık sarar tüm ruhunu.Korku pencereni açmadıkça gitmeyecek bir kokuyla yayılmıştır odana.
Pişmanlık keşkelerinin içinde büyür de büyür.Burada seni biraz olsun sıkı tutan şey gururundur fakat o da ne yapıp edip sinirlendirir.
İçiçe hisler kuşağı birlik olur ve bunalımı getirir arkasında kocaman bir perdeyle.
O perdenin arkasını merak etmezsin hiç,çünkü perdeden önceki kuşak gözünü karartır.
Ah bir görebilsen o perdeyi bir fark edebilsen perdenin ardını.İşte ikinci kısıma geçiyoruz. Yalnızlıkta bunalım bulanların halini gördük.
2-Perdenin arkasıyla ilgilenenler:İnsanların pek azı yalnızlığın getirisinden bahseder.Çünkü o getiriler sadece gelir ve kalır. Götürdükleri ise alır götürür ve durmaz.Götürmeye içini kanırtmaya boş bırakmaya devam eder.Fakat getirdikleri yine de kayda değerdir.Yalnızlık fazlaca üretkenlik getirebilir mesela. Bir ilham kaynağıdır.Bunun için yalnızlığı doğru yerinden yakalamak gereklidir yalnızca.Yakalamak ve çekmek gereklidir. Yalnızlığın içine tüm zırhları kuşanıp dalmak gerekir,böylece perdenin arkasını görebiliriz.Yalnızlığın içinde yanıp sönen ışıkları böylece bulabiliriz.Benim yalnızlığımın perde arkasında iskoç adamlar var.Ellerinde gaydalarıyla bana birşeyler anlatırlar mesela.O sesin içinde biraz güç biraz tarçın bir kibrit kutusu ve biraz da kök bulurum.Zırhları kuşanıp yani gerçeklerin farkına varıp ve onlardan korkmayıp hatta üzerine gitmeyi bile başardıktan sonra perdeyi aralayabiliriz.
Önce ilham çıkar karşımıza.Bir çok dal uzatır ve hangisini tutacağımızı bilemeyiz bir an.Birini yakaladıktan sonra harflerle dolar gökyüzü bir anda.Kelimeler hatta cümleler oluşturmalıyızdır o anda.İlk cümle;
''Ben varım'' olmalıdır.
Harfler siz varolduktan sonra soyutlaşır beynize dolar.Artık sırları biliyoruz.Yolumuza devam edelim.
Yaratıcılık karşılar bizi bir sonraki durakta,kucağımıza bir dolu şey bırakır.Ne olduğunu tam seçemezsin,kullanmaya başlayamadan anyalamazsın ama güçle alakalıdır en çok.Arık güçlü bile olduğumuza göre kök salmaya başlayabiliriz demektir.
Kelimelerden bir ada hatta bir kıta ve hatta bir dünya bile yaratabilirsin artık.
Gayda sesleri kulağının bir köşesinde,sıkıntı ve karamsarlık fincanın kulpundan düşmüş,korku açık pencerelerden sızıp gitmiş,keşkelerini yarı yolda bıraktığın için pişmanlıkların küçülmüştür artık.İlham değişikliğin habercisidir.Yenilenmenin içinde bambaşka bir ben bulmanın habercisidir.İlham ve yaratıcılık titreşerek haber verirler sana,dağ çiçekleri gibi.
Artk,gelen değişiklikle yoluna devam edebilirsin.

Hiç yorum yok: