Cuma, Aralık 19

Elma - Armut Arası

Gökyüzünde hareket eden gri beyaz bulutlara denk düşmeyi iyi biliyorum.
İkilem şehrindeyim.
Saman kağıdından kitaplar ve bulabildiğim en eski punk esintili kasetleri meydana çıkardım.
Bir kararın doğru veya yanlış olma olasılığında kafa patlatıyorum.
Üstelik verilmiş bir karar.
İyi diyelim,doğru olsun hadi.
Kime göre?
Neye göre? diye soruyor sessiz orman.
Hadi buyur burdan yak.
Gözünü sevdiğim,her dakka ciğerlerinin içine ettiğim ruh diyor ki;
perdeni aç,
sigaranı ateşle,
belki bir çığlık at
ve eyvallah de.
Ojeli parmaklarıma üflerken verdim bu kararı.
Parmak uçlarım gökyüzünü gösterirken,karşı binanın arka odasına takılıyor gözlerim.
Sevişiyorlar mı ne?
Neyse,dün gece televizyonda gördüğüm kız gibi bir hatun.
Güncesine yazılanları tahmin edebiliyorum.
Salyalı köpeklerden bahsetmediğini de biliyorum.
Hadi diyelim karar yanlış olsun.Kasetlerin son şarkıları gibi ağlamaklı takılalım.
Ben yine...
Gibi.
Ertesi gün beyaz tişörtümü ve kot ceketimi giyip sokağa çıkmayı istediğim ana gidelim.
Yine gidelim evet.
Fakat balkondan uzağa olmasın bu gidiş.
Çünkü ancak o zaman bulutların birbirinden ayrıldığını görebiliyorum.
Ve diyorum ki; ''olum dünya dönüyor be''
''Beni içkiye alıştıran eski türk filmleri ve şarkılarıdır''
Bunu da bir kenara yazıp yeni çorabımı giyiyorum.
Tanju Okan geliyor aklıma.
Öyle sarhoş olsam ki senle veya sensiz.
Hasret bitmez bunu biliyorum.
Bir kutu soya sosu gibi.
Fazlası çekilmez ama o mısırın üzerine döküldüğünde enfes olur.
Ben şimdi burada,odak noktasında mısırımı arıyorum.
Ve sen
''Sevgilisin yarı zamanlı,arkadaşsın tam zamanlı''
Elma dersem çık,armut dersem çıkma.

Hiç yorum yok: